28 Temmuz 2008 Pazartesi

Life is something between those two legs
So girl,be careful on your steps..

23 Temmuz 2008 Çarşamba

Döngü

Yüreğimdeki kanın kırmızısına boyayabilseydim keşke dudaklarımı da.Ama boya suniydi en az bakışlar kadar.Küçükken aldığımız dondurmalar da bu kadar suni miydi bilmiyorum ama,olmazdı,olamazdı sanki.Onu alan babamızdı ya çünkü.Kollarının altında duvarlara da ihtiyacımız yoktu bizi sakınıcak,saklayacak.Ama her bir bırakanla duvarlardaki tuğlalar da bir bir arttı.Tuğlaların arası sıkıştırıldıkça güneş girmedi hayatımıza.Tüm bu karamsarlık denen hadise bir anda yakamıza iğnelendi.Susmayı tercih ettik bağırmamız gerekirken.Tercih de değil de,sanki hiç fikrimiz sorulmamış gibiydi.Yüreğimizin sıcaklığıyla ısınıp başkalarını da sımsıcak sandığımız oldu.Üşüdük ama sonra.Düşünce elimizi uzattıklarımız bakışlarını çevirip uzaklaşırken,dizlerimizi silkeleyip de kalktık yerden.Ne kadar sürebilirdi ki bir morluğun acısı ya da ne kadar kanatılabilirdi kabuk bağlayan yaralar? Üstünden ömürler geçmiş közler ne kadar alevlendirilebilirdi tekrardan,bir damla suya muhtaç bırakılarak? Akan pınarlara,çağlayan şelalere ne kadar muhtaç kalınabilirdi? Hepsini deneyip de sabitledik.Tecrübeyle sabit olmanın ırzına geçtik defalarca.Daha da sıkı sarılınmayı beklerken itildik soğuk ellerle.Maneviyattan çıkıp maddiyatın sonsuz hazzına eriştik.Sonra da kustuk birer birer acımızı içimize.Ve yine başlattık devr-i daimi…

22 Temmuz 2008 Salı

Olsaydı bir veda..

Bu vedanın bizim olmuş bir gecenin sabahında olmasını ne çok isterdim.Tüm günah ve yasak denilenleri tattığımız gecelerimizden birinin sabahında...Duru bir çıplaklıkla ısınmış bedenlerimizi ayak uçlarım ürpertmeden seni ayırırdım birbirinden.Daha fazla üzmeden gitmeyi öğrenmişken senden,ağzında tadım varken gitmek de benden olurdu.Tek şahidimiz olan şehrin sokaklarına karışırdım üstümde senin kokunla.Görüyor musun artık korkmuyorum biz demekten.Ayrılıklar birliktelikleri hatırlatıyor insana...Artık geçen zamanı da saymıyorum.Yaşanılan,yaşatılan herşey için minnettarım sadece.Herşeyin ilkini sende tatmış gibiyim,her insanın ilk nefesi kendi ilkiyken.Kılıfları buldum pişmanlıklarıma giydiricek.Sen yine o duru çıplak ve günahsız haliyle kalansın.Ben ise çamurlara bulanarak dar sokaklardan koşarak uzaklaşan.Ben gidenim.Tıpkı diğerleri gibi...

17 Temmuz 2008 Perşembe

bıdı-bıdı

Ece! diyorum.Kendini oyna.Başkalarının hikayelerini hayatına uyarlamakla star olunmuyor.

Siyah ojeli marjinal görünümlü kız.Bedduaların bir bir tutuyor.Hayatımı güvensizliklerle doldurduğun için nasıl teşekkür etsem,nasıl eritsem kendimi bilemedim şimdi...Suratına tükürüldüğü gün elini de tutmasa da napsaydım düşünüyorum...

Aynı yastığa başkoyduğun adam hiç tanışmamış,kaynaşmamışcasına arkasını dönerse,üzülmemeyi de bilmek lazım.Sonuçta sen değil miydin arkamı da döner giderim diye triplere giren? ''There is a thin line between love & hate '' Iron Maiden demişse doğru demiş.Ama affet! Nefret ettim senden...

Mehmet var.Biyolojik olmasa da abim o benim.Playstationını bile kırar benim için.Ama hep destek,tam destek nereye kadar? Arada istiyorum ki kırsın ağzımı burnumu,iyi bok yedin lan gerizekalı desin suratıma karşı.Ya da kalsın hep böyle.Ne biliyim çok sevdim ben onu.Gördüğüm yerde sarılınası,alnımdan öptürülesi insan.

Anladım ki ben huzuru bulması gereken kişi değilim.Ben karamsarlığı seçenim her zaman.Düzlüğe çıkartılmam gerek önce,ondan sonra huzur mu istenir ne istenirse ben de varım.

Günün sevilen lafı:Cıva gibi değiliz ki biz,alçıdanız.Başka bir kalıba girmek için önce kırılmayı göze almamız gerek!

İlk seferler unutulmaz ama ben de unutmaya çabalamıyorum ki zaten!-ve ne zaman çabaladım ki- Sadece -daha iyi olamaz mıydı?-

''Yattığım yataklar hep tek kişilik,içtiğim aşklar hep tek içimlik.Neden çoğalamıyoruz?'' demişsin.Çoğalmak sadece fiziksel olarak kolay be bebeğim! Kendi ayakların üstünde durmayı kolay mı sandın sen...

Isıttı mı bu yataklar seni çok merak ediyorum Miss Smart Ass.Ve zaten hep-hep-hep merak ediyorum ben.Ne geldiyse başıma vallahi meraktan.

Annem.Üzgünüm sana eskisi gibi sarılamadığım için.Bak şimdi tam da uyurken elini öpüverdim ürkütmeden.Ama uyuyorsun,uyurken bakamıyorum ya gözlerine hani.İşte ondan böyle oldum ben.Söylediğim yalanları ben bile birbirine karıştırmışken,olamam eskisi gibi.Üzülsem de üzemem.

Son olarak da sarhoş değilim sevgili blog sayfası okuyucusu! sev-sevmek veya sevgili.İster dümdüz bir fiil ister işteş.(Sana göre isim bana göre işteş fiil!)

13 Temmuz 2008 Pazar

Mathilda

Zormuş Mathilda.Korkularınla yüzleşmesi zormuş.Hangi hikayenin hangi sahnesinde yalnız bıraktılar seni de bilmiyorum ama,demiştim ya hani hayat da bir oyun zaten diye...Onun için sen de üzülme.Paspasladığın yerin tozuna bulanmış bile olsa hayatın,sen o ellerin kadar minik kalbini temiz tutmaya çalış yine de.Uyandığın rüyalar kabusların olduğunda yatağın ucunda elini uzatmış birisi bulunur elbet sana da.Soğuktur Mathilda sabahlar,hem de kabusun ürpertisiyle karışınca terin nasıl da buz gibi akar teninden...Ama sen gene de korkma şanssızlığından.Sanki en güzel yerinde evhamlanmış gibi hayatın,telkin et kendini ya da inandır herşeyin güzelleşebileceğine yeniden.Ve ne yaparsan yap kurtuluşu da kabuslardan uyandığın yataklarda arama Mathilda'm! Demedim mi,ben sana sen bana yeter de artarız bile diye.Şimdi artık kalk ayağa ve sil rimeline bulaşmış gözyaşlarını.Bir de sımsıkı sarıl bana,daha önce yapmayı hep unutmuş olduğun gibi...

10 Temmuz 2008 Perşembe

Home

Eve mi dönüyorum
Evden mi dönüyorum
-İşte tüm mesele bunu anlamakta-

2 Temmuz 2008 Çarşamba

Ece'sel

Zaman yavaşlasın ki ırzına geçebilelim dilediğimiz gibi.Gitmeleri seviyorum ucunda sevilenler olduğu sürece.Ve öylece kalmaları da seviyorum bazen,kaldığım yerde de varsa bir sevenim.Ben en çok göz göze bakışmaları hatırlıyorum.Sarılmalar da var ki kalp atışlarını duyduğumuz,hep hayran kalıyorum.Kavuşmaların uzak olduğunu bildiğim halde vedalarda niye hiç ağlamam bilmiyorum.İnsan içine attıklarını neresinde saklar,keşfedemiyorum.Ağır gelenlerin zehirini akıtmaya çalıştıkça çürütüyor insanın içini ve hepimiz bağımlısı oluyoruz biraz daha,biliyorum.Kanırtıp çıkartmaya çalıştıkça tazeliğini koruyanlara da dokunuyorum,görüyorum.Ve tüm bunlara rağmen kalıp,perde arkasında kalıp gelip geçene bakmayı yeğliyorum sahneden.Oyunlardan çıkartılıp,yeniden dahil olmayı bekliyorum sonra da.
Bir zamanlar o adamın da dediği gibi.İnsan acı çekince ruhunu içinden çıkartıp bir başka bedene aktarmadıkça dizgenleyemiyor kendini.Bu ruhun bir başka bedende hayat bulmasını bekliyorum.