29 Ağustos 2008 Cuma

What I am to you is...

Bitti.


İş-güç,meşguliyet,her türlü koşturmaca...hepsi bitti.Sen de bittin.Yani biz diyemediğim.Yine başbaşayız.Kafamdaki sen ve ben.Artık eve dönüş yolundayım.Farkediyorum ki ilk kez bu kadar somut şeylerden bahsediyorum.Çünkü acıyı gerçekten tüm damarlarımda hissediyorum.Aylar sonra ilk kez ağladım gene.Ha bir de bahsetmiştim ya hani sana ''Uyuyor olursun ama uyanıcaksındır,kabus görür gibi olursun ama hala uyuyorsundur'' diye ilk *kanıma girdiğinde*.İşte gene bunları yaşıyorum.O zaman sol elimi tutup yüzük parmağımı öpmüştün tam da düzelicek ve geçicek diye.Tüm bunları,yaptıklarını,yüzünün her bir noktasını ve yaşadığım herşeyi eksiksiz hatırlayan beynimin her hücresine sıçmak istiyorum.Ama yine de insanların içinde olmaktan çok kafamdaki anılar havuzunda yüzüyorum.Sevmeye çalışıyorum.Saçmalayıp başkalarının kucaklarına atmaya çalışıyorum kendimi.Ama senin umrunda değilken,hiçbir şey yapamıyorum.Kımıldamıyorum.Duvara bakıyorum.Ordaki asalak örümcek gibi olup yakınındaki bir yerlere farkettirmeden gelmek istiyorum.Ama sonra neyi değiştiriceksin ki kızım diyorum.Hayatında bir kadın,kalbinde bir başka kadın ben bu hayatın zaten neresinde olabilirdim ki diyorum.Yavaş yavaş ölüyorum.Üst üste yaktığım sigaraların ciğerlerime verdiği hırıltıyı en ufak önemsemeyip hiç bir ikaza da aldırış etmiyorum.Yani artık beni de dinlemiyorum.Soruyorum kendime.Neydi eksik bendeki ve neydi fazla.İnkar ediyorum.Yalanlarını ve bunlara inandığımı.Ne sendin tüm bunları yaşatan ne de ben boyundan büyük işlere kalkışan.Bana susmak bahşedilmiştir her zaman.Sen her zamanki gibi ne yapıcağını seçmekte özgürsündür.''Senin üzülmen beni de üzer'' ve türevleri.Hani o zaman.Nerdesin ki şimdi? Madem bu kadar üzülebilicek kapasiten vardı benim için,o zaman niye ilk üzen sen oldun beni? Senin kıymetini biliceğine söz verdiğin değerler vardı.Bağırmak istiyorum deli gibi.Hangi sözünü tuttun,ne söylerken gerçekten içtendin diye.Uçurumlardan düşmek,bir arabanın altında ezilmek,saatlerce dayak yemek,sana olan zaaflarımı bilen herkesi tek tek öldürmek ve çekip gitmek istiyorum.Gittiğim yerde senden bana kalan hiçbir şey de olmasın.Nasılsa ben de yokum senin için.Hiç olmadım.Derimi yüzüp parça parça sana verebilicek durumdayken bile en ufak parçamı yanında götürmeyi isteme lütfunda bulunmadın.Bitsin demiştim.Nasıl diyebildiğimi bile kestiremiyordum.Daha da çok acı çektiğimi görmek için geri geldin.Mutlusundur belki şimdi bile diyemiyorum.Çünkü aklının ucundan kenarından bile geçmiyorum.Oturup saatlerce düşünüyorum.Bir adam için nelerden vazgeçilir? Bir ilişki için ne kadar çok fedakarlıkta bulunulabilir? Verebilicek hiçbir şey kalmadı elimde.Bana ait olan tek birşey kalmadı.Uğruna yaşanabilicek veya ölünebilicek.Yaşamı da seçsem,ölümü de amaçsız bıraktın beni.Ömrümden yiyorum.Geçen zamandan.Bu kadar harcanmışlıktan.Geçmişe ödenecek faturamın çıkmasını bekliyorum şimdi.Kandırdın sen kendini.Ben değil.Erkek dediğin kendine birşeye inandırmadan adım bile atamaz.Sen de bana birşeyler hissettiğine inandırdın kendini.Öyle çok inandırmıştın ki ben de sana inandım.Ama artık çık aklımdan ki ben de bana ait olabilicek bir yoldan gidiyim...

Angels

Hiç bir zaman ben olmadım...

Amen-Omen

Will I see your face again?

Katlanamıyorum...

18 Ağustos 2008 Pazartesi

Pieces

Bıçak-et ilişkisi gibi bu.Bıçağı dayayan sensin ,kanayıp duransa ben.Halbuki bölünsem ve parçalansam binlerceme ve sana ait hissetmesem artık kendimi.Her yeni parçamda yeniden doğsam ve biraz daha unutsam seni.İhtimal verebilsem sıradanlığına ve herkes kadar basit ve acımasız olabileceğine.Gökteki yıldızım olmasan,hiç dokunamadığım ve yatağımdaki bebeğim ağlarken bir türlü sarmalayıp da susturamadığım...

Kolye

Benim bir kolyem var.Her gün takılası boynuma,ki takıyorum da....Ta ki gün içinde daha süslüsünü görene kadar.Ve boynumdan çıkartıp çantamın bir köşesine koyduğum bir kolye,yenisine hayranlıkla bakarken.Aklıma düşüyor o kolye tabi yine.Ama eve dönüp de çantamdakileri çıkartırken bir bir...O kolyeyim işte ben.24 saatin birkaçını işgal edebiliyorum.Ta ki daha güzelim görülene dek.Bilmem anlatabildim mi?

9 Ağustos 2008 Cumartesi

Umutlanmak ve unutmak
Parçaları eşit olarak dağıtmaya çalışmak.
Birinin aldığını ötekinin verdiğiyle tamamlamak
Koşup,yorulup yetişmeye kalkışmak
Derdini anlatmaya çalışıp bi türlü anlaşılamamak
Bedelleri en ağırından ödemek
Geçmişten kaçarken yarının sisinde boğulmaktan
Bıktım.

6 Ağustos 2008 Çarşamba

We can be two different leaves on a tree
But don't forget that our root is under the same ground
Please boy never tell me something about time
I have no time to waste
No more chance to hesitate...
I was not here for you
But know I have *no other reason*
I used to belong a man who doesn't deserve me
But then you came and made me feel like a woman!
So please touch this bleeding heart
Touch this burning soul
Take me inside those eyes that seem rainforests...
Those eyes that takes me so far away from here...

4 Ağustos 2008 Pazartesi

Umut

Tanrım ayak seslerini duyuyorum.
Ve hissediyorum en çıkmaz anda yaklaştığını
Başka birinde unuttuğun elini uzatmaya mı geldin bana?
Başka birinde unuttuğum kalbimi de mi getirdin yanında?
Hüzünle dolu bir senfoniyi kıştan bahara mı çeviriyorsun yoksa?
Delirircesine yalvarmak istiyorum.
Ve tüm bu gördüğüm düşlerin gerçek olmasını...
Lütfen...