31 Ocak 2009 Cumartesi

Him or him

Tam 3 gündür ağlamaktayım,sevişemem senle bu gece dedin bana.Neden diye sordum.Endoplazmik retikulumum yeterince çalışmıyor dedin.Az önce aynı istekle gelen bir eski sevgilimi öldürdüm dedin.İyi yapmışsın diyince tüm suçu vahşetime attın.Bunu mu istiyordun senelerdir diye sordun.Öldüren sensin dedim,birkaç gün kafamızı dinleriz hiç olmazsa.Ben miyim hiç doğmamış bebeklerinin yasını tutan.Ben miyim harcadığı sperm taneciklerine acıyan.Üzmesin seni doğmamış bir ay,parlamamış bir yıldız.Siktir ordan bok diye bağırdın.Dilin sarkmış oral seks yapmaktan.Halbuki daha ağzımı bile açmamıştım söylediklerin karşısında.Hep böyleydin işte sen.Yargısız infazlarını bana kakalardın.En geniş vajinalı orospularla yatıp benim duygusal boşalımlarımı sorgulardın.Sigarama karışırdın,içki kafa yapıyorsa iç derdin.''Kafayı bulunca ayrı bir seviyorum seni.'' Yani-ben olmayan bir beni-seviyordun.Unutmuş gibi yapıp,umursamazlığa veriyordum bunu.Sen uzun selvilerdin,ben ise üstüne basıp geçtiğin dört yapraklı yoncalar.

29 Ocak 2009 Perşembe

acı tatlar

Şişme bebekler aldık kendimize.

Makyajını yapınca gülen şişme bebekler

Sevişirken inleyen.

Şişme bebekler aldık.

Etten,kemikten gibiydiler

İlgi bekledik çekinmeden

Biraz da şefkat.

Sarıldık geceleri soğuk tenlerine

Kalp naklettirmeye çalıştık bir de

Kimyasıyla oynamayı denedik

Şişme bebekler aldık

Havası sönmesi garanti.

28 Ocak 2009 Çarşamba

Matrix İçsavaşı

Küçük İskender...İçimizden biri.Hiç;bir kadının içinde olamıyacaksa da.Bir gay'e hayranım bu akşam! Tüm ibneler kapımda dizilebilir.

upuzun saçlara mail atma yolları//

Kabullendim ki:Yalnızca tatil günleri verilen bir ilavenim ben senin.

24 Ocak 2009 Cumartesi

Bulutumsu

Ağızda eriyen büskivi olmayı özledim.
Bir kadının koynuna başımı yaslamayı
Bir adamın göğsünde uyanmayı
Soğuk ayaklarımı bir başkasında ısıtmayı

Alıp başını gitmelerim çok oldu bu aralar
-O ıssız soğukta terkeden adam-ı özledim.
Huzurumdan şüphe duyduğum geniş göğsünü
Elimi hoyratça daldırdığım o minik göbeğini.

Bir kadın var çok uzakta
Bir adam hiç benim olmayan
Bir adam ki çoktan kovmuşum buralardan
Yalnızlığımla sevişiyorum şimdi gecelerimde.




23 Ocak 2009 Cuma

O da nesi

Yine günlük tadında bir yazıyla beraberiz blog sayfamın okuyucusu.Artık seni tek kendime ait parça gibi gördüğümden pek de çekinmiyorum böyle girişimlerde bulunurken.Neyse.Dün geçirmiş olduğum kısa günün karı tadındaki günden bahsetmek istiyorum.
Her sabah olduğu gibi saatimi belli bir saate kurup da 2 saat sonrasında kalkmıştım.Bu belli saat dediğimiz dün için 10'du bu seferlik.Neden kurmuştum? Öyküyle buluşucaktık ve de aylardır kafamızda olan bitirme ödevleri için Bilkent kütüphanesine gitmek aklımızdaydı.Buluşma yerimiz şahaneydi,Sıhhiye köprüsünün üst yola geçen merdiveninin başı! Neyse,sabahtan o da ben de işlerimizi hallettik ve buluşma saatimiz olan 3'e doğru ben merdivenin başında Öykü'yü beklemekteydim.Ama bu öylesine uzun bir bekleyiş oldu ki merdivenin yanında simit satan teyzeyle ortaklık kurucaktım adeta.4 tanesi 1 lira,ne alırsan 1 lira tadındaki bağrışı tam 30 dakika çektim blog sayfası! Olsun,en nihayetinde Öykü geldi.Yerimden kıpırdamamla beklemekten uyuşmuş bacaklarımdaki ağrıyı da hissettim.Ha tabi Öykü'yü beklerken bi seyyar parfüm satıcısıyla da muhattap oldum.Kıyafetimdeki kaliteden ötürü potansiyel alıcı görmüştü beni kendisi! Velhasılkelam,Bilkent dolmuşuna bindik.Az gitti uz gittik,yok lan çok gittik ve en sonunda nizamiyeden kütüphaneye ulaştık.Kütüphane gece 11 buçuğa kadar açık olduğundan rahattık tabi.Bütün akşam Bilkentte takılırız,ordan da Cem Adrian konserine geçeriz tadında planlarımız vardı.Öyle mi oldu peki? Tabi ki hayııır! Kütüphane binasını görmemizle zaten ilk dehşet anı başladı.Gördüğümüz bina üstünde KÜTÜPHANE yazısı olmasa bir uzay üssü de olabilirdi.Tabiki de orası bir kütüphaneydi ama eğer bu kütüphaneyse bizim yıllardır gördüklerimiz neydi ki? Adeta Bilkent gören masum Ankara Üniversiteli gençler olmuştuk.eheh.Hatta Öykü hayrete düşüp kitapları raf aralarından biz mi alıyoruz gibisinden bir soru bile sormuştu.Malum bizde raf aralarına girmek yasak.Kütüphane A blok B blok C blok sik blok gibisinden pek çok bloğa ayrılmıştı.Öykü bolcana kaynak buldu ben yalamak üzere sağ avcumu hazırladım o uzay üssünde bile.Yine 1-2 kaynak buldum denebilir bir de hayat dersi tadında konuşma aldım tabi.Kütüphaneci beni japonca okumakla,cahil olmakla daha bir sürü ot bokla suçlamakla beraber konuşmaya Çerkez Ethem'den girip,askerlikten çıktı.O esnada kütüphaneden çıkan cillop gibi metalci abi bile beni bu konuşmadan kurtaramadı.Neyse,Bilkent kütüphanesi ıssızlığı ve devasalığı ile bütün kütüphane fantazilerimi canlandırdı.Saat 6 buçuğa doğru nihayet kütüphaneden çıkarken sabah kahvaltısından başka birşey yememiş olduğumuz nihayet aklımıza geldi.Bowling oynama planlarımız kütüphane yorgunluğundan maalesef suya düştü.1,5 saatlik Kızılaya dönme maceramızda da Sıhhiye diye para uzatırken öne sadece I sesinin ulaştığını 2 adet dallama tarafından öğrenmiş olduk.Soluğu Leman'a atıp en büyük yemekleri istediğimizde aklımız başımıza geldi ama midemiz de masaya değmekteydi.Ve saat ise henüz 8'di.Biz de sinemaya gidelim diyip,sosyalliğimize de oha dedik.Metropol'de Barselona Barselona'ya biraz da benim ısrarımla bilet aldık.O esnada da yediklerimizi hazmedelim diye Kocatepe'de kahve içelim dedik.Daha çok fal bakmak arzusundaydık ama en önemli yerinde garson çotank! diye fincanımı aldı ve gitti.Biz de sinemaya yöneldik.Öykü'nün hayat tarzına epey aykırı kaçsa da beni film resmen bıyık altından gülümsettirdi.Artık 3 kişilik aşklar yaşamayı bile düşünür oldum desem yeridir.ehi.Filmin arasında Merilıyn Monröolu efenime söliyim bol spot ışıklı fotoğraflar çektik,filmin 2.yarısını da izleyip derhal IF'e yöneldik.Ve tüm bu planların sebebi olan Cem Adrian'a neredeyse doluluktan dolayı alınamıyorduk! Yalvar yakar içeri girebildik o esnada Derya-Eda kardeşlerle de karşılaştık.Cem sahneye çıkana kadar epey bir ellendik,üstümüze de basıldı hatta.Benim eski sevgili görme fantazilerim de sona erdi bu halde.Cem Adrian depresif modlara sürükledi,Öykü ağladıkça ağladı.Ben dinledim,dinledim,dinledim ve hayran oldum.Gece Öykü bize geldi.Aynı odada uyuduk.Ben abuk subuk sayıkladım,o tuhaf rüyalar gördü.Ve böylece de sabahı ettik.Hala ikimiz de deli gibi dinliyoruz aynı şarkıları baştan.O yollardayımda,ben ise yalnız da ayağa kalkabilirimdeyim.Öyle deme,kuyruğu sağlam tutmak lazım! Öperim.

21 Ocak 2009 Çarşamba

Bir Başkası

Karnımın biraz daha altında bir ağrı var.Hayır dokununca değil,hep orda.Ve artık aşktan değil bu acı,biliyorum.Ben de severim yağmurda öpüşmeyi,ben de severim ve hayalini de kuruyorum aslında senelerdir.Ama olmadı.Şimdi belki de senin olduğun yerde yağıyordur yağmur ve sen sırılsıklam öpüşüyorsundur birileriyle.Bizimkine benzemese de kaldığın otel,belki birşeyler hatırlatır şimdi sana benden.Ya da hiç hatırlatmaz senelerdir hatırlatmadığı gibi...Uyumaya çalıştım.Yatak biraz soğuktu her zamanki gibi.Sen olsan böyle olmazdı tabi ama gitmen gerekliydi demek ki.Bir arkadaşımla görüştüm.Birkaç günün böyle geçmesini umut ediyorum.Karnımdaki ağrıdan da çabuk geçmesini,böylece o ağrının da dinmesini.SAÇMALIYORUM.

18 Ocak 2009 Pazar

Yeni yıla dair tek bir dileğim vardı.O da Tanrı'nın bana gerçekleşemeyecek tek bir umut,tek bir hayal vermemesiydi.Ve evet,sanırım yine çok şey istemişim...

13 Ocak 2009 Salı

Biçare kaldı minik yonca
Sert rüzgarlardan koruyan ağaç kuruyunca...

Geleceğe Dair

Kafamda düşünceler var.Detaylara inmiş hayaller.Mesela ''you give me something'' çalarken,yağmur yağsın ve öpüşerek dans edeyim hayatımdaki adamla.Ama öylesine bulanık bir gelecek ki,ne adamın ne de yağmurun garantisi var.Belki de mp3 çalarların şarjı biter,kim bilir...
Anlatması zor anlar var.Şu cümleden sonra bu söylensin dediklerim.Ama o cümlelerin kurulup kurulmayacağının bile garantisi yok aslında! Takıntılılık mı desem...Yoksa hayatı planlama huyum paranoyaklığa mı ulaştı? Bilmiyorum.Ama uzun lafın bir kısası varsa; ben bol acılı,yarım kavuşmalı modern zaman aşklarını sevdim galiba!

P.S:Son günlerde günlük tarzına döndü sanki yazılarım.Ama atlayamadığım birşey var.Öyküyle geçenlerde konuştuk da,başıma ne geliyorsa arkadaşlarımdan.Onların verdiği acıyla yalnızlığın verebileceği acıyı mukayese etmeye başladım bile çoktan.Bilginize!

12 Ocak 2009 Pazartesi

Açıp açıp eski sevgilinin fotoğraflarına bakma hali...derhal bid! Oh,geçti.

10 Ocak 2009 Cumartesi

Love between

''İnsan yavrusunu hiç bir fotoğrafa bakar,bir filmi izler gibi seyreder mi? Ben öyle yapıyorum işte.''

8 Ocak 2009 Perşembe

My King of Sorrow

Damla damla akan hayat senden bana
Tüm bu dumanın,sisin altında.
Buğulu camlar mı şahit bu tutkuya?
Yoksa ellerime kavuşan ıslak eller mi?

Dakikalarım var yalnızlığıma kavuşmaya
Ama saatlerim var senden ayrılmaya
Bu şehir yine şahit olanlara
Sence de ona bu yük fazla değil mi?

Günahı içiyorum kana kana
Anlamasını bekliyorum Tanrı'dan.
Düşüyorum süratlice bir boşluğa
Sahi,şu sırtıma batan dikenli teller değil mi?