23 Ocak 2009 Cuma

O da nesi

Yine günlük tadında bir yazıyla beraberiz blog sayfamın okuyucusu.Artık seni tek kendime ait parça gibi gördüğümden pek de çekinmiyorum böyle girişimlerde bulunurken.Neyse.Dün geçirmiş olduğum kısa günün karı tadındaki günden bahsetmek istiyorum.
Her sabah olduğu gibi saatimi belli bir saate kurup da 2 saat sonrasında kalkmıştım.Bu belli saat dediğimiz dün için 10'du bu seferlik.Neden kurmuştum? Öyküyle buluşucaktık ve de aylardır kafamızda olan bitirme ödevleri için Bilkent kütüphanesine gitmek aklımızdaydı.Buluşma yerimiz şahaneydi,Sıhhiye köprüsünün üst yola geçen merdiveninin başı! Neyse,sabahtan o da ben de işlerimizi hallettik ve buluşma saatimiz olan 3'e doğru ben merdivenin başında Öykü'yü beklemekteydim.Ama bu öylesine uzun bir bekleyiş oldu ki merdivenin yanında simit satan teyzeyle ortaklık kurucaktım adeta.4 tanesi 1 lira,ne alırsan 1 lira tadındaki bağrışı tam 30 dakika çektim blog sayfası! Olsun,en nihayetinde Öykü geldi.Yerimden kıpırdamamla beklemekten uyuşmuş bacaklarımdaki ağrıyı da hissettim.Ha tabi Öykü'yü beklerken bi seyyar parfüm satıcısıyla da muhattap oldum.Kıyafetimdeki kaliteden ötürü potansiyel alıcı görmüştü beni kendisi! Velhasılkelam,Bilkent dolmuşuna bindik.Az gitti uz gittik,yok lan çok gittik ve en sonunda nizamiyeden kütüphaneye ulaştık.Kütüphane gece 11 buçuğa kadar açık olduğundan rahattık tabi.Bütün akşam Bilkentte takılırız,ordan da Cem Adrian konserine geçeriz tadında planlarımız vardı.Öyle mi oldu peki? Tabi ki hayııır! Kütüphane binasını görmemizle zaten ilk dehşet anı başladı.Gördüğümüz bina üstünde KÜTÜPHANE yazısı olmasa bir uzay üssü de olabilirdi.Tabiki de orası bir kütüphaneydi ama eğer bu kütüphaneyse bizim yıllardır gördüklerimiz neydi ki? Adeta Bilkent gören masum Ankara Üniversiteli gençler olmuştuk.eheh.Hatta Öykü hayrete düşüp kitapları raf aralarından biz mi alıyoruz gibisinden bir soru bile sormuştu.Malum bizde raf aralarına girmek yasak.Kütüphane A blok B blok C blok sik blok gibisinden pek çok bloğa ayrılmıştı.Öykü bolcana kaynak buldu ben yalamak üzere sağ avcumu hazırladım o uzay üssünde bile.Yine 1-2 kaynak buldum denebilir bir de hayat dersi tadında konuşma aldım tabi.Kütüphaneci beni japonca okumakla,cahil olmakla daha bir sürü ot bokla suçlamakla beraber konuşmaya Çerkez Ethem'den girip,askerlikten çıktı.O esnada kütüphaneden çıkan cillop gibi metalci abi bile beni bu konuşmadan kurtaramadı.Neyse,Bilkent kütüphanesi ıssızlığı ve devasalığı ile bütün kütüphane fantazilerimi canlandırdı.Saat 6 buçuğa doğru nihayet kütüphaneden çıkarken sabah kahvaltısından başka birşey yememiş olduğumuz nihayet aklımıza geldi.Bowling oynama planlarımız kütüphane yorgunluğundan maalesef suya düştü.1,5 saatlik Kızılaya dönme maceramızda da Sıhhiye diye para uzatırken öne sadece I sesinin ulaştığını 2 adet dallama tarafından öğrenmiş olduk.Soluğu Leman'a atıp en büyük yemekleri istediğimizde aklımız başımıza geldi ama midemiz de masaya değmekteydi.Ve saat ise henüz 8'di.Biz de sinemaya gidelim diyip,sosyalliğimize de oha dedik.Metropol'de Barselona Barselona'ya biraz da benim ısrarımla bilet aldık.O esnada da yediklerimizi hazmedelim diye Kocatepe'de kahve içelim dedik.Daha çok fal bakmak arzusundaydık ama en önemli yerinde garson çotank! diye fincanımı aldı ve gitti.Biz de sinemaya yöneldik.Öykü'nün hayat tarzına epey aykırı kaçsa da beni film resmen bıyık altından gülümsettirdi.Artık 3 kişilik aşklar yaşamayı bile düşünür oldum desem yeridir.ehi.Filmin arasında Merilıyn Monröolu efenime söliyim bol spot ışıklı fotoğraflar çektik,filmin 2.yarısını da izleyip derhal IF'e yöneldik.Ve tüm bu planların sebebi olan Cem Adrian'a neredeyse doluluktan dolayı alınamıyorduk! Yalvar yakar içeri girebildik o esnada Derya-Eda kardeşlerle de karşılaştık.Cem sahneye çıkana kadar epey bir ellendik,üstümüze de basıldı hatta.Benim eski sevgili görme fantazilerim de sona erdi bu halde.Cem Adrian depresif modlara sürükledi,Öykü ağladıkça ağladı.Ben dinledim,dinledim,dinledim ve hayran oldum.Gece Öykü bize geldi.Aynı odada uyuduk.Ben abuk subuk sayıkladım,o tuhaf rüyalar gördü.Ve böylece de sabahı ettik.Hala ikimiz de deli gibi dinliyoruz aynı şarkıları baştan.O yollardayımda,ben ise yalnız da ayağa kalkabilirimdeyim.Öyle deme,kuyruğu sağlam tutmak lazım! Öperim.

Hiç yorum yok: