11 Ekim 2008 Cumartesi

Kırılma Noktası

Bitiyoruz.Tükeniyoruz.Belki daha çok da ben.Dibe vuruş dedikleri bu mu? Bir adam,bir başka adam ve bir adam daha.Ben bende değilken neye yarar ki soruyorum kendime.Gereksiz rahatsızlıklar,sebepsiz kavgalar çıkarmalar.Hepsinin aslında tek somut nedeni ben.Nerede başladık,nerede bitiyoruz bilmiyorum artık.Kapıyı görüyorum da açmaya üşeniyorum sanki.Gitsem keşke.Ben,sen,o bilmediğim bir yerler olsa da sonuna kadar gitsem.Bu şehir artık sarmıyor.Her yerde gereksiz anılar varken.Belki de benim şehirleri sarmam gerekirken ve ben onların beni sarmasını beklerken.Saçmalıyorsun diyor birisi,öteki takma,bir diğeri güzelliğimi anlatıyor,kendini inandırıyor birşeylere.Sahi dokunmaya korktuğunuz ve böylesine uzak durduğunuz ne? Bandını yapıştırınca kuruyacak bir yara mı? Hep görüp hep de biliyorum aslında.Ama susarım demiştim,bahşedilmiştir bu bana.O zaman aç kapıyı diyorum kendime.Çık dışarı ve bas şu tetiğe! Olsun ve gitsin,bitsin.Kimin çekiceği acıdan korkuyorsun? Kendinin mi? Seni sevdiğine inandırdıklarının mı? Lanetlenmekten bahsediyorsun hala bana.Hayatımdaki hangi lanetten kurtulabildim ki ben şimdiye kadar? Neden basite indirgeyemiyoruz? Neden bu kadar düşünüyoruz da kadere bağlayamıyoruz olayı? Tanrı'ya suçu atıp bir oh çekemiyoruz her duvarlar üstümüze geldiğinde.Nereden geldik,nereye gidiyoruz? Neyin çabası ki bu saçmalık.Kanıksadıklarım ve hatta benden saydıklarım var artık.Her insanın bir kimyası varken ve çözmesi de bu kadar kolayken neden çözülemiyorum ben? Biliyorum,kafamın karmaşasından ve henüz daha benim kendimi çözememişliğimden netleşemiyorum bir türlü.Ama durdurmak istiyorum kendimi.Beynimi çıkartıp kafatasımdan,iki elimin arasına almak...ve evet ben bile dokunamazken henüz ona,başkasının birşey yapabiliceğine dair umut da taşımıyorum...

Hiç yorum yok: