4 Aralık 2009 Cuma
27 Kasım 2009 Cuma
26 Kasım 2009 Perşembe
kısacık.
daha kısa herşey artık.
kısacık
daha kısa seviyorum,
daha kısa sevişiyorum.
pişmanlıklarım daha kısa.
özlemlerim kısacık.
hayallerimin sözü yok benim hayatımda artık.
mutlu anlar kısa.
sonsuz sis bulutlarının dağıldığı anlar
kısacık.
ve hatta bu ömür
belki de ömrüm
kıpkısa olan.
kısacık
daha kısa seviyorum,
daha kısa sevişiyorum.
pişmanlıklarım daha kısa.
özlemlerim kısacık.
hayallerimin sözü yok benim hayatımda artık.
mutlu anlar kısa.
sonsuz sis bulutlarının dağıldığı anlar
kısacık.
ve hatta bu ömür
belki de ömrüm
kıpkısa olan.
7 Kasım 2009 Cumartesi
hiiamkokoÇift kişilik yataktan sonra ne de zordur tek kişilik yatak.
Evet bunu okudum bu gece ve mutlu geçen günümü zehir ettim kendime.Merak ettim,mutlu musun o çift kişilik yatakta diye.Isıtabiliyor mu elleri onun da benimkiler gibi.Ve küçük yüzünü öpebilmek için tekrar tekrar,mücadele ediyor musun şapkasıyla? Ya da..neyi önemsiyorum ki zaten.Nasılsa deniz gibiyim ben.Elbet yine bir dalgam sende köpürücek,sana çarpıcak ve akıntında kaybolucak..
Evet bunu okudum bu gece ve mutlu geçen günümü zehir ettim kendime.Merak ettim,mutlu musun o çift kişilik yatakta diye.Isıtabiliyor mu elleri onun da benimkiler gibi.Ve küçük yüzünü öpebilmek için tekrar tekrar,mücadele ediyor musun şapkasıyla? Ya da..neyi önemsiyorum ki zaten.Nasılsa deniz gibiyim ben.Elbet yine bir dalgam sende köpürücek,sana çarpıcak ve akıntında kaybolucak..
29 Ekim 2009 Perşembe
Sen
Saçlarım sana yastık
Gözlerim bulutDudaklarım yağmur olsun.
Su olsun ki,
Kana kana içesin.
Çünkü sen,
aklımdan çok kalbime yakın olansın.
29 Eylül 2009 Salı
Bizim hikayemiz
Yüreğim kafamdan ağır geldiği anlarda başımı saatlerce yastığa gömdüm ben.Yastık yağlanana,saçlarım birbirine dolanana dek kaldırmadım doğrusu.Neden...Böyle anlarda yoktun sen.Düştüğün anlardı ya da benim düştüğünü sandığım.Kafamın altında yastığımı canın acımasın diye saklardım ben,düşerken.Bıçak darbelerin yatağıma kan bulaştırmasın,duygu bulaştırmasın,sen bulaştırmasın,yastığı atınca kafamdaki düşüncelerle gitsin diye saklardım.Severdim seni inan.Kurbanın celladını sevdiği gibi severdim.Seni aldatır sonra yine kütüğe koyardım başıma yumuşak darbelerin için.Beni parçalara çoğaltmanı isterdim.Senle bölünmek,senden çoğalmak...Gülerdin tabi sen buna.Estirikli hallerimden birisi sanardın.Her evi terkedişimde "Dönüceksin nasılsa" bakışı atardın bana.Sonra bu durum gelenekselleşince başka evlerde gülerek beklemeye başladın beni.Eve dönüşlerimde katliam yastığımızda başka kızıllar,başka sarılar buldum ben.Gözlerine baktım.Okyanusunda başkalarını yıkadığını gördüm.Gözyaşımı mavisine karıştırdığım...Uçurumlarımızı atlamaktan yoruldum.Kayalarına çarpmaktan ve senin kanatmadığın yaraları kapamaya çalışmaktan..Neyi bilmiyoruz söyle bana! Üç cümleyi birleştirip niye kalın kafamıza sokamıyoruz? Damarlarımıza enjekte edemiyoruz? Hakikati reddedip yalanlara sığınıyoruz? Bedenlerimizden sıyrılıp başka yataklara..Ve anılarımızdan sıyrılıp başka geçmişlere...
9 Eylül 2009 Çarşamba
hazin sonlar
Benim için bitmeye yüz tutmuş şampuan gibisin şişesindeki
Son kez suyla çalkalayıp
Bolca köpürtüp,tenimden geçirip
Kanalizasyona karıştıracağım seni.
Son kez suyla çalkalayıp
Bolca köpürtüp,tenimden geçirip
Kanalizasyona karıştıracağım seni.
14 Ağustos 2009 Cuma
self-satisfied
O ağzına çalınan bal benim tadım.
Bu yüzden artık göremem beraber bizi
biliyorum ki ben elimi çekmeye çalıştıkça
sen bulaşacaksın yüzüme gözüme
ve gitmeyeceksin bir günah gibi yıkadıkça.
~
Riyakarımdır ben kendime
İnkar ederim yaşadıklarımı
~
çünkü topluyorum-çıkarıyorum
götürüleri getirilere eklemeye çalışıyorum
olmuyor olmuyor.
basamakları büyüdükçe sayıların
kafam karışıyor
midem bulanmaya
ellerim uyuşmaya başlıyor.
ama sen anlam veremiyorsun tabi bana.
çünkü böyle bir gezegende yaşamıyorsun sen
nefesinle hükmediyorsun hayatına...
~
bense olmalı-olmamalılarla bozmuşum kafayı.
inanmıyorum diyorum söylenenlere.
ve aldanmıyorum diyorum kendime.
-ki gerçekten neye güvendiğimi ben de bilmiyorum-
cidden kafam çok karışık son zamanlarda
ki belki de senin yüzündendir.
~
o yüzden doğrusu gitmektir belki şimdi.
sen o tadı unutmadan benim unutmamdır.
benim için en klasik olanıdır...
Bu yüzden artık göremem beraber bizi
biliyorum ki ben elimi çekmeye çalıştıkça
sen bulaşacaksın yüzüme gözüme
ve gitmeyeceksin bir günah gibi yıkadıkça.
~
Riyakarımdır ben kendime
İnkar ederim yaşadıklarımı
~
çünkü topluyorum-çıkarıyorum
götürüleri getirilere eklemeye çalışıyorum
olmuyor olmuyor.
basamakları büyüdükçe sayıların
kafam karışıyor
midem bulanmaya
ellerim uyuşmaya başlıyor.
ama sen anlam veremiyorsun tabi bana.
çünkü böyle bir gezegende yaşamıyorsun sen
nefesinle hükmediyorsun hayatına...
~
bense olmalı-olmamalılarla bozmuşum kafayı.
inanmıyorum diyorum söylenenlere.
ve aldanmıyorum diyorum kendime.
-ki gerçekten neye güvendiğimi ben de bilmiyorum-
cidden kafam çok karışık son zamanlarda
ki belki de senin yüzündendir.
~
o yüzden doğrusu gitmektir belki şimdi.
sen o tadı unutmadan benim unutmamdır.
benim için en klasik olanıdır...
29 Temmuz 2009 Çarşamba
17 Temmuz 2009 Cuma
Geçip Giden
Neden,nedendir bilmem;insan tutulamıyor terinin tenine karışmadığına...Ayşe Arman'a ilk kez katıldım nedense,demiş ki:"Benim için aşk sevişmektir,sevişmek de aşk."
12 Temmuz 2009 Pazar
istisnalar kaideyi BOZAR.
Kadın dokunmadan aşık oluyor.Erkek dokunduktan sonra.Kadın dokununca aşkını üçe katlıyor;erkek ısınıp soğuyup gidiyor.İnsan inanmak istemiyor bu materyalizmciliğe.Realizminden gözleri düşüyor,elleri düşüyor,dudakları...En çok da kalbi üşüyor.Kabından taşıp çağlamak istiyor.Av tüfeğiyle kafasındaki seslere ateş etmek istiyor bir bir.İlk uçurumdan sallamak istiyor bedenini.Ruhunu nereye saklasa,bilemiyor.Bu durumlarda iç güzellik de dış güzellik de yetmiyor.Silence...I kill you!
6 Temmuz 2009 Pazartesi
unintended
Sen dünya gibisin,bense ay gibi senin etrafında.Yılın her günü etrafında dönsem de kavuşmalarımız günlük seninle,tutuluyoruz.Tüm renk,neşe,canlılık sende.Benim ise hayatımdan şüphe duyuluyor.Dedim ya,sen dünya ben ise ay.
30 Haziran 2009 Salı
30-1.6-7.2009
Neyi olduramıyoruz bilmiyorum.Senin bu gelgitlerin,benim mide kasılmalarım bitemedi bir türlü.Hayat geçiyor.Hayatımızdan geçenler sanki daha dün yatağımızda geçmemişcesine önümüzden geçiyor.Onu bırak arkamızdan iş çevirip vicdanını rahatlatıyor! Susuyorum.Bilmiyormuşçasına,bilip de umursamıyormuşcasına susuyorum.Kendime onların biçtiğinden daha ucuz değerler biçiyorum,sahneye geçip layık gördüğüm rolü oynuyorum.En ucuzuna oturtuyorum kendimi rollerin.Değmiyor.Ne kendime verdiğim değere,ne başkasına.Aynayı kırıp parçalarıyla canımı acıtmak istiyorum.(Hayır bunu yapamıyorum.) Onun yerine başkalarını seçiyorum canımı acıtması için.Canım acıdıkça başa dönüyorum.Şehirler,işler,tenler,giysiler terkediyorum.Bazen yeterince acı verici olabiliyor,inan.Kollarıma sarılıyorum.Ama toprak en sarmalayanı,günümü bekliyorum.
26 Haziran 2009 Cuma
6 Haziran 2009 Cumartesi
30 Mayıs 2009 Cumartesi
Best of times
Thank you for the inspiration
Thank you for the smiles
All the unconditional love
That carried me for miles
It carried me for miles
But most of all thank you for my life
These were the best of times
I'll miss these days
Your spirit led my life each day
My heart is bleeding bad
But I'll be okay
Your spirit guides my life each day
Thank you for the smiles
All the unconditional love
That carried me for miles
It carried me for miles
But most of all thank you for my life
These were the best of times
I'll miss these days
Your spirit led my life each day
My heart is bleeding bad
But I'll be okay
Your spirit guides my life each day
23 Mayıs 2009 Cumartesi
hope ain't no good thing if u are a dreamer
Umut bir zehir esiri olana
Umur bir merhem deva bulana
....
Umur bir merhem deva bulana
....
20 Mayıs 2009 Çarşamba
Derin kaz mezarcı
-Niye bu mesleği seçtin? diye sordu doktor kıza.
-Mezar kazıcılığı mı? Çünkü eski sevgililerimin nüfusu git gide artıyordu.
-İçine gömsen daha iyi olmaz mıydı sanki? Böyle tırnaklarının içi hep çamur...
-İçime attıklarım küflendi bir bir.Bedenimi çürütmek yetmedi onlara,ruhum bile çöpe atılıcak hale geldi...
Mezarın başına,kazmaya geri döndü kız.
-Mezar kazıcılığı mı? Çünkü eski sevgililerimin nüfusu git gide artıyordu.
-İçine gömsen daha iyi olmaz mıydı sanki? Böyle tırnaklarının içi hep çamur...
-İçime attıklarım küflendi bir bir.Bedenimi çürütmek yetmedi onlara,ruhum bile çöpe atılıcak hale geldi...
Mezarın başına,kazmaya geri döndü kız.
3 Mayıs 2009 Pazar
"Demiştim,birşey var,senin yeşil gözlerinde,benim mavi ruhumda.Birşey var,dokununca yakan,bakınca eriten.Yer çekiminden hızlı düşüyorum ben sana.Karşı koyamıyorum varlığına,dokunuşuna.Sanki daha önce kanmamış,kandırılmamış gibiyim ben sende.Sarıldıkça unutuyorum,sarıldıkça yenisini düşlüyorum aşkın.Esiyor rüzgar,ılınıyor tenin ve eriyorum ben..."
Güven benim esrarım ve ben yine ona tutsağım.Geçirdiğim 20 yıla bakıyorum.Dolu dolu 20 yılıma...Yaşıma sığamayacak kadar çok olay biriktirmişim ruhumda,içimde.Ve öylesine ahmak ki insan,öylesine vurdumduymaz ki bazen,bastığı mayınların üzerinden tekrar tekrar geçmeye çalışıyor.Tutsağım.Ben kesinlikle inancın tutsağıyım.Biz onunla her gece sevişiyoruz aklımda.Abartmıyorum.Hayatımdaki hiçbir şey şehvetli değil mutluluk kadar.
Bir ışık yanıyor bazen.Kolu koluma değiyor.-Tenimde senin açtığın yaralar iyileştirecek merhem bulamıyorum.-
Bana bir kayalık göster gözlerinde.-Bakarken boğuluyorum.-
Ama haykıramıyorum ne kadar acı çektirildiğini bana.Hoş haykırsam da bilmiyorum duymak ister miydin beni...
Güven benim esrarım ve ben yine ona tutsağım.Geçirdiğim 20 yıla bakıyorum.Dolu dolu 20 yılıma...Yaşıma sığamayacak kadar çok olay biriktirmişim ruhumda,içimde.Ve öylesine ahmak ki insan,öylesine vurdumduymaz ki bazen,bastığı mayınların üzerinden tekrar tekrar geçmeye çalışıyor.Tutsağım.Ben kesinlikle inancın tutsağıyım.Biz onunla her gece sevişiyoruz aklımda.Abartmıyorum.Hayatımdaki hiçbir şey şehvetli değil mutluluk kadar.
Bir ışık yanıyor bazen.Kolu koluma değiyor.-Tenimde senin açtığın yaralar iyileştirecek merhem bulamıyorum.-
Bana bir kayalık göster gözlerinde.-Bakarken boğuluyorum.-
Ama haykıramıyorum ne kadar acı çektirildiğini bana.Hoş haykırsam da bilmiyorum duymak ister miydin beni...
hiç orada olmayan adam
oturuyordum ben.kulağımda en ezik emrah şarkısını bile aratıcak hüzünde bir şarkı çınlıyordu.ve ben öylece oturuyordum.beni terkettiğin duraktaydım.belki de ben oradayken milyonlarca kez terkettiğin durakta.sen ise hiç utanmadan uzanıyordun boylu boyunca yanımda.tenin ve tüm o sıvılar da ağız birliği etmişti seninle,sadakatin konusunda.ben hiç ağlamamıştım senin için.ne biliyim,biraz üşüyorum sadece bazen.en iyi sen bilirsin bu duyguyu ya.benim tanıdığım adam bilir.aslında hiç varolmamış o adam...
merak ediyorum anılarını reddedebiliyor mu insan? ya da başkalarıyla yaşadıklarıyla özdeşleştirebiliyor mu geride bıraktıklarını.herkes biraz farklı.sen acı çektirdiğin anları unutma bana,ben de boynundan boğazın kokusunu çektiğimi unutmayayım...şimdi neredesin bilmiyorum.kafandan kimler geçer,geceleri kimdir yastık arkadaşın hiç bilmiyorum.sen de bir başkasının gözlerinden başka hatalara sürükleniyorsundur belki benim gibi,kim bilir.ben sadece küçük harflerimle bağırıyorum sana buradan.ve sadece sessizce hıçkırıyorum sen hiç duymadan..
merak ediyorum anılarını reddedebiliyor mu insan? ya da başkalarıyla yaşadıklarıyla özdeşleştirebiliyor mu geride bıraktıklarını.herkes biraz farklı.sen acı çektirdiğin anları unutma bana,ben de boynundan boğazın kokusunu çektiğimi unutmayayım...şimdi neredesin bilmiyorum.kafandan kimler geçer,geceleri kimdir yastık arkadaşın hiç bilmiyorum.sen de bir başkasının gözlerinden başka hatalara sürükleniyorsundur belki benim gibi,kim bilir.ben sadece küçük harflerimle bağırıyorum sana buradan.ve sadece sessizce hıçkırıyorum sen hiç duymadan..
20 Nisan 2009 Pazartesi
'birisi'
bir şey var aramızda
senin bakışından belli
senin bakışından belli
benim yanan yüzümden
dalıveriyoruz arada bir
ikimiz de aynı şeyi düşünüyoruz belki
gülüşerek başlıyoruz söze
bir şey var aramızda
ikimiz de aynı şeyi düşünüyoruz belki
gülüşerek başlıyoruz söze
bir şey var aramızda
onu buldukça kaybediyoruz isteyerek
fakat ne kadar saklasak nafile
bir şey var aramızda
senin gözlerin ışıldıyor
benim dilimin ucunda
/ nahit ulvi akgün
19 Nisan 2009 Pazar
12 Nisan 2009 Pazar
Bomboş
Hayatımı yazmaya değer hiçbirşey bulamayacak kadar boş hissediyorum.Ama bu hayatıma giren-çıkan insanların kayda değer olmamasıyla alakalı muhtemelen.Yoksa pek çok şey olmakta.Yeniden kayda değer anlar geçirmeye başlar başlamaz geri döneceğim.
31 Mart 2009 Salı
Haftaların Birikiminin Sonucu
Evööt.İbrahim Tatlıses onu bırak Yıldız Tilbe'nin bile söylediği bu eşsiz güzellikteki şarkıyı artık tezlerden mi,4.sınıfın saçmalama halinden mi bilmem coverlamak istedik biz.Araya da solomu attırmayı ihmal etmedim hööe.Kopulası noktaların da altını çizesim var:
-Bengisu'nun bizi çekip götürmesi
-Ezgi'nin birden oh çekmesi
-Yine Bengisu'nun bi anda yerde çökmüş ezik halde bulunması
-Yukardan adamın temizlik yapıyoruz üstünüze gelmesin tadında bişey demesi
-Onu bırak benim Emrah'dan beter ezik kapişonlu hallerim.
İyi seyirler!
-Bengisu'nun bizi çekip götürmesi
-Ezgi'nin birden oh çekmesi
-Yine Bengisu'nun bi anda yerde çökmüş ezik halde bulunması
-Yukardan adamın temizlik yapıyoruz üstünüze gelmesin tadında bişey demesi
-Onu bırak benim Emrah'dan beter ezik kapişonlu hallerim.
İyi seyirler!
26 Mart 2009 Perşembe
Çünkülüm

Blog sayfamı takip edenler öyle pek de günlük tarzında birşeyler yazmadığımı bilirler.Ama bu sefer pek bir heyecanlandım,böyle sevindirik oldum,ondan yazmak istedim.İlk ciddi işime Mayıs itibariyle başlıyorum.Uçağı düştüydü,yok vazgeçtiydi derken en sonunda THY'den haber geldi.Muhtemelen de Haziran itibariyle temelli İstanbul'a taşınmış oluruz.O zamana kadar git-gellerle sürücek yaşantım.Tabi böyle 4.sınıfız aman geyiğin bokunu çıkaralım ehehe derken,her gün abuk subuk klipler çekerken,tez yazmaya kasarken böyle olmasını pek istemezdim.Ama yine de heyecanlıyım,içimden bir ses güzel bir başlangıç olacağını söylüyor.2 haftalık da bir kurs süreci olucakmış,arkadaşım hosteslik için hazırlanırken çok eğlenmişti.Umarım benim için de öyle olur.Böylece de hayatımda iş kariyerim konusunda herşey tam da istediğim gibi gitmiş olucak,umarım.Rotaractlık konusunda,efenime söliyim dansta bu kadar ilerlemişken sanki onlara arkama dönücem diye bana kırılıcaklarmış gibi geliyor! İyice paranoyak oldum ben.Bu arada,çok şahane rumba yapıyorum he! Mucuu.
19 Mart 2009 Perşembe
Love,simply.
Aşk üç kişiliktir.
hayır
Aşk iki yalnız insanın bir yanlışlık yapmak üzere biraraya gelmesidir.
hayır,hayır
Aşk tek kişiliktir.Diğer ikisini gömün içime!
hayır
Aşk iki yalnız insanın bir yanlışlık yapmak üzere biraraya gelmesidir.
hayır,hayır
Aşk tek kişiliktir.Diğer ikisini gömün içime!
8 Mart 2009 Pazar
28 Şubat 2009 Cumartesi
Esinlenmeler / Esmeler
Saçlarımı kestim
Tırnaklarımı.
Kirpiklerimi de kestim.
Bir de kanatlarımı.
Fiziksel değişim paha biçilemez bu günlerde!
Ben ise mucize bekliyorum.
Dün üç eski sevgilimi öldürdüm
''Acımız büyük.''
Umarım hayatları biraz olsun değişmiştir (?)
Çünkü artık -bu durum-a İMRENİYORUM.
Böyle olmamalı.
Gitmemeli böyle
Kestiğim her parça bir bir eklenmemeli bana.
''Ev'' dediklerimiz kalpleriyse başkalarının,
Ben artık mekan değiştirmek istemiyorum!
Tırnaklarımı.
Kirpiklerimi de kestim.
Bir de kanatlarımı.
Fiziksel değişim paha biçilemez bu günlerde!
Ben ise mucize bekliyorum.
Dün üç eski sevgilimi öldürdüm
''Acımız büyük.''
Umarım hayatları biraz olsun değişmiştir (?)
Çünkü artık -bu durum-a İMRENİYORUM.
Böyle olmamalı.
Gitmemeli böyle
Kestiğim her parça bir bir eklenmemeli bana.
''Ev'' dediklerimiz kalpleriyse başkalarının,
Ben artık mekan değiştirmek istemiyorum!
17 Şubat 2009 Salı
Drowned World
Bana dokundu.
Çekim kanunları gereği ben de ona
-Çünkü yere düşer gibi çekilmekteydim-
Tüm bu dokunuşlar tam tamına 6 gün sürdü.
Biz bir dünya yarattık beraber...
Sonrasında ise ben onu doğurdum.
O bunu redetti.
Karmaşamıza birkaç kişiyi daha alet ettik.
Birkaç da aşk cinayeti işledik
Şimdi o yolunda,ben de öyle.
Mutsuzluğumuzu birbirimizle maskelemeyi öğrendik biz..
Çekim kanunları gereği ben de ona
-Çünkü yere düşer gibi çekilmekteydim-
Tüm bu dokunuşlar tam tamına 6 gün sürdü.
Biz bir dünya yarattık beraber...
Sonrasında ise ben onu doğurdum.
O bunu redetti.
Karmaşamıza birkaç kişiyi daha alet ettik.
Birkaç da aşk cinayeti işledik
Şimdi o yolunda,ben de öyle.
Mutsuzluğumuzu birbirimizle maskelemeyi öğrendik biz..
11 Şubat 2009 Çarşamba
that's why
çünkü aklım acıyor.
çünkü sevdiğime dokundukça bölünüyorum.
çünkü isyanım bir komplo.
çünkü alt katta biri dolaşıyor.
çünkü iktidardan iğreniyorum.
çünkü her masalda biraz bizden var.
çünkü..terkedenin,sesi unutulur ilkin.
çünkü dönemem.çünkü dönmez/dönemez.
çünkü titriyorum.
çünkü tren devrildi.ölü çok.
çünkü acı bütün vücuda yayılıyor.
çünkü vurulduk.
çünkü kolaj,zehri çoğulluyor.
çünkü birbirimizi işitmiyoruz.
çünkü birbirimizi istemiyoruz.
çünkü suçu üstümüze aldık.
çünkü sanki teslim olduk.
çünkü kolay ölmeyeceğiz.
/İskender
çünkü sevdiğime dokundukça bölünüyorum.
çünkü isyanım bir komplo.
çünkü alt katta biri dolaşıyor.
çünkü iktidardan iğreniyorum.
çünkü her masalda biraz bizden var.
çünkü..terkedenin,sesi unutulur ilkin.
çünkü dönemem.çünkü dönmez/dönemez.
çünkü titriyorum.
çünkü tren devrildi.ölü çok.
çünkü acı bütün vücuda yayılıyor.
çünkü vurulduk.
çünkü kolaj,zehri çoğulluyor.
çünkü birbirimizi işitmiyoruz.
çünkü birbirimizi istemiyoruz.
çünkü suçu üstümüze aldık.
çünkü sanki teslim olduk.
çünkü kolay ölmeyeceğiz.
/İskender
2 Şubat 2009 Pazartesi
Bazı hikayelere aşk yazmak istiyorum
Romatizmal kalp ağrıları soğuklarda azar,çaresi yatağı ısıtmak diye düşünüyor olabilirsin tabi...Ama bozmasın seni bu kadar materyalistik düşünceler sonra? Suçu kadere atmak istiyorum ama sanırım artık ona bile ağır gelecek bu saçmalıklar...
1 Şubat 2009 Pazar
31 Ocak 2009 Cumartesi
Him or him
Tam 3 gündür ağlamaktayım,sevişemem senle bu gece dedin bana.Neden diye sordum.Endoplazmik retikulumum yeterince çalışmıyor dedin.Az önce aynı istekle gelen bir eski sevgilimi öldürdüm dedin.İyi yapmışsın diyince tüm suçu vahşetime attın.Bunu mu istiyordun senelerdir diye sordun.Öldüren sensin dedim,birkaç gün kafamızı dinleriz hiç olmazsa.Ben miyim hiç doğmamış bebeklerinin yasını tutan.Ben miyim harcadığı sperm taneciklerine acıyan.Üzmesin seni doğmamış bir ay,parlamamış bir yıldız.Siktir ordan bok diye bağırdın.Dilin sarkmış oral seks yapmaktan.Halbuki daha ağzımı bile açmamıştım söylediklerin karşısında.Hep böyleydin işte sen.Yargısız infazlarını bana kakalardın.En geniş vajinalı orospularla yatıp benim duygusal boşalımlarımı sorgulardın.Sigarama karışırdın,içki kafa yapıyorsa iç derdin.''Kafayı bulunca ayrı bir seviyorum seni.'' Yani-ben olmayan bir beni-seviyordun.Unutmuş gibi yapıp,umursamazlığa veriyordum bunu.Sen uzun selvilerdin,ben ise üstüne basıp geçtiğin dört yapraklı yoncalar.
29 Ocak 2009 Perşembe
acı tatlar
Şişme bebekler aldık kendimize.
Makyajını yapınca gülen şişme bebekler
Sevişirken inleyen.
Şişme bebekler aldık.
Etten,kemikten gibiydiler
İlgi bekledik çekinmeden
Biraz da şefkat.
Sarıldık geceleri soğuk tenlerine
Kalp naklettirmeye çalıştık bir de
Kimyasıyla oynamayı denedik
Şişme bebekler aldık
Havası sönmesi garanti.
Makyajını yapınca gülen şişme bebekler
Sevişirken inleyen.
Şişme bebekler aldık.
Etten,kemikten gibiydiler
İlgi bekledik çekinmeden
Biraz da şefkat.
Sarıldık geceleri soğuk tenlerine
Kalp naklettirmeye çalıştık bir de
Kimyasıyla oynamayı denedik
Şişme bebekler aldık
Havası sönmesi garanti.
28 Ocak 2009 Çarşamba
Matrix İçsavaşı
Küçük İskender...İçimizden biri.Hiç;bir kadının içinde olamıyacaksa da.Bir gay'e hayranım bu akşam! Tüm ibneler kapımda dizilebilir.
upuzun saçlara mail atma yolları//
Kabullendim ki:Yalnızca tatil günleri verilen bir ilavenim ben senin.
upuzun saçlara mail atma yolları//
Kabullendim ki:Yalnızca tatil günleri verilen bir ilavenim ben senin.
24 Ocak 2009 Cumartesi
Bulutumsu
Ağızda eriyen büskivi olmayı özledim.
Bir kadının koynuna başımı yaslamayı
Bir adamın göğsünde uyanmayı
Soğuk ayaklarımı bir başkasında ısıtmayı
Alıp başını gitmelerim çok oldu bu aralar
-O ıssız soğukta terkeden adam-ı özledim.
Huzurumdan şüphe duyduğum geniş göğsünü
Elimi hoyratça daldırdığım o minik göbeğini.
Bir kadın var çok uzakta
Bir adam hiç benim olmayan
Bir adam ki çoktan kovmuşum buralardan
Yalnızlığımla sevişiyorum şimdi gecelerimde.
Bir kadının koynuna başımı yaslamayı
Bir adamın göğsünde uyanmayı
Soğuk ayaklarımı bir başkasında ısıtmayı
Alıp başını gitmelerim çok oldu bu aralar
-O ıssız soğukta terkeden adam-ı özledim.
Huzurumdan şüphe duyduğum geniş göğsünü
Elimi hoyratça daldırdığım o minik göbeğini.
Bir kadın var çok uzakta
Bir adam hiç benim olmayan
Bir adam ki çoktan kovmuşum buralardan
Yalnızlığımla sevişiyorum şimdi gecelerimde.
23 Ocak 2009 Cuma
O da nesi
Yine günlük tadında bir yazıyla beraberiz blog sayfamın okuyucusu.Artık seni tek kendime ait parça gibi gördüğümden pek de çekinmiyorum böyle girişimlerde bulunurken.Neyse.Dün geçirmiş olduğum kısa günün karı tadındaki günden bahsetmek istiyorum.
Her sabah olduğu gibi saatimi belli bir saate kurup da 2 saat sonrasında kalkmıştım.Bu belli saat dediğimiz dün için 10'du bu seferlik.Neden kurmuştum? Öyküyle buluşucaktık ve de aylardır kafamızda olan bitirme ödevleri için Bilkent kütüphanesine gitmek aklımızdaydı.Buluşma yerimiz şahaneydi,Sıhhiye köprüsünün üst yola geçen merdiveninin başı! Neyse,sabahtan o da ben de işlerimizi hallettik ve buluşma saatimiz olan 3'e doğru ben merdivenin başında Öykü'yü beklemekteydim.Ama bu öylesine uzun bir bekleyiş oldu ki merdivenin yanında simit satan teyzeyle ortaklık kurucaktım adeta.4 tanesi 1 lira,ne alırsan 1 lira tadındaki bağrışı tam 30 dakika çektim blog sayfası! Olsun,en nihayetinde Öykü geldi.Yerimden kıpırdamamla beklemekten uyuşmuş bacaklarımdaki ağrıyı da hissettim.Ha tabi Öykü'yü beklerken bi seyyar parfüm satıcısıyla da muhattap oldum.Kıyafetimdeki kaliteden ötürü potansiyel alıcı görmüştü beni kendisi! Velhasılkelam,Bilkent dolmuşuna bindik.Az gitti uz gittik,yok lan çok gittik ve en sonunda nizamiyeden kütüphaneye ulaştık.Kütüphane gece 11 buçuğa kadar açık olduğundan rahattık tabi.Bütün akşam Bilkentte takılırız,ordan da Cem Adrian konserine geçeriz tadında planlarımız vardı.Öyle mi oldu peki? Tabi ki hayııır! Kütüphane binasını görmemizle zaten ilk dehşet anı başladı.Gördüğümüz bina üstünde KÜTÜPHANE yazısı olmasa bir uzay üssü de olabilirdi.Tabiki de orası bir kütüphaneydi ama eğer bu kütüphaneyse bizim yıllardır gördüklerimiz neydi ki? Adeta Bilkent gören masum Ankara Üniversiteli gençler olmuştuk.eheh.Hatta Öykü hayrete düşüp kitapları raf aralarından biz mi alıyoruz gibisinden bir soru bile sormuştu.Malum bizde raf aralarına girmek yasak.Kütüphane A blok B blok C blok sik blok gibisinden pek çok bloğa ayrılmıştı.Öykü bolcana kaynak buldu ben yalamak üzere sağ avcumu hazırladım o uzay üssünde bile.Yine 1-2 kaynak buldum denebilir bir de hayat dersi tadında konuşma aldım tabi.Kütüphaneci beni japonca okumakla,cahil olmakla daha bir sürü ot bokla suçlamakla beraber konuşmaya Çerkez Ethem'den girip,askerlikten çıktı.O esnada kütüphaneden çıkan cillop gibi metalci abi bile beni bu konuşmadan kurtaramadı.Neyse,Bilkent kütüphanesi ıssızlığı ve devasalığı ile bütün kütüphane fantazilerimi canlandırdı.Saat 6 buçuğa doğru nihayet kütüphaneden çıkarken sabah kahvaltısından başka birşey yememiş olduğumuz nihayet aklımıza geldi.Bowling oynama planlarımız kütüphane yorgunluğundan maalesef suya düştü.1,5 saatlik Kızılaya dönme maceramızda da Sıhhiye diye para uzatırken öne sadece I sesinin ulaştığını 2 adet dallama tarafından öğrenmiş olduk.Soluğu Leman'a atıp en büyük yemekleri istediğimizde aklımız başımıza geldi ama midemiz de masaya değmekteydi.Ve saat ise henüz 8'di.Biz de sinemaya gidelim diyip,sosyalliğimize de oha dedik.Metropol'de Barselona Barselona'ya biraz da benim ısrarımla bilet aldık.O esnada da yediklerimizi hazmedelim diye Kocatepe'de kahve içelim dedik.Daha çok fal bakmak arzusundaydık ama en önemli yerinde garson çotank! diye fincanımı aldı ve gitti.Biz de sinemaya yöneldik.Öykü'nün hayat tarzına epey aykırı kaçsa da beni film resmen bıyık altından gülümsettirdi.Artık 3 kişilik aşklar yaşamayı bile düşünür oldum desem yeridir.ehi.Filmin arasında Merilıyn Monröolu efenime söliyim bol spot ışıklı fotoğraflar çektik,filmin 2.yarısını da izleyip derhal IF'e yöneldik.Ve tüm bu planların sebebi olan Cem Adrian'a neredeyse doluluktan dolayı alınamıyorduk! Yalvar yakar içeri girebildik o esnada Derya-Eda kardeşlerle de karşılaştık.Cem sahneye çıkana kadar epey bir ellendik,üstümüze de basıldı hatta.Benim eski sevgili görme fantazilerim de sona erdi bu halde.Cem Adrian depresif modlara sürükledi,Öykü ağladıkça ağladı.Ben dinledim,dinledim,dinledim ve hayran oldum.Gece Öykü bize geldi.Aynı odada uyuduk.Ben abuk subuk sayıkladım,o tuhaf rüyalar gördü.Ve böylece de sabahı ettik.Hala ikimiz de deli gibi dinliyoruz aynı şarkıları baştan.O yollardayımda,ben ise yalnız da ayağa kalkabilirimdeyim.Öyle deme,kuyruğu sağlam tutmak lazım! Öperim.
Her sabah olduğu gibi saatimi belli bir saate kurup da 2 saat sonrasında kalkmıştım.Bu belli saat dediğimiz dün için 10'du bu seferlik.Neden kurmuştum? Öyküyle buluşucaktık ve de aylardır kafamızda olan bitirme ödevleri için Bilkent kütüphanesine gitmek aklımızdaydı.Buluşma yerimiz şahaneydi,Sıhhiye köprüsünün üst yola geçen merdiveninin başı! Neyse,sabahtan o da ben de işlerimizi hallettik ve buluşma saatimiz olan 3'e doğru ben merdivenin başında Öykü'yü beklemekteydim.Ama bu öylesine uzun bir bekleyiş oldu ki merdivenin yanında simit satan teyzeyle ortaklık kurucaktım adeta.4 tanesi 1 lira,ne alırsan 1 lira tadındaki bağrışı tam 30 dakika çektim blog sayfası! Olsun,en nihayetinde Öykü geldi.Yerimden kıpırdamamla beklemekten uyuşmuş bacaklarımdaki ağrıyı da hissettim.Ha tabi Öykü'yü beklerken bi seyyar parfüm satıcısıyla da muhattap oldum.Kıyafetimdeki kaliteden ötürü potansiyel alıcı görmüştü beni kendisi! Velhasılkelam,Bilkent dolmuşuna bindik.Az gitti uz gittik,yok lan çok gittik ve en sonunda nizamiyeden kütüphaneye ulaştık.Kütüphane gece 11 buçuğa kadar açık olduğundan rahattık tabi.Bütün akşam Bilkentte takılırız,ordan da Cem Adrian konserine geçeriz tadında planlarımız vardı.Öyle mi oldu peki? Tabi ki hayııır! Kütüphane binasını görmemizle zaten ilk dehşet anı başladı.Gördüğümüz bina üstünde KÜTÜPHANE yazısı olmasa bir uzay üssü de olabilirdi.Tabiki de orası bir kütüphaneydi ama eğer bu kütüphaneyse bizim yıllardır gördüklerimiz neydi ki? Adeta Bilkent gören masum Ankara Üniversiteli gençler olmuştuk.eheh.Hatta Öykü hayrete düşüp kitapları raf aralarından biz mi alıyoruz gibisinden bir soru bile sormuştu.Malum bizde raf aralarına girmek yasak.Kütüphane A blok B blok C blok sik blok gibisinden pek çok bloğa ayrılmıştı.Öykü bolcana kaynak buldu ben yalamak üzere sağ avcumu hazırladım o uzay üssünde bile.Yine 1-2 kaynak buldum denebilir bir de hayat dersi tadında konuşma aldım tabi.Kütüphaneci beni japonca okumakla,cahil olmakla daha bir sürü ot bokla suçlamakla beraber konuşmaya Çerkez Ethem'den girip,askerlikten çıktı.O esnada kütüphaneden çıkan cillop gibi metalci abi bile beni bu konuşmadan kurtaramadı.Neyse,Bilkent kütüphanesi ıssızlığı ve devasalığı ile bütün kütüphane fantazilerimi canlandırdı.Saat 6 buçuğa doğru nihayet kütüphaneden çıkarken sabah kahvaltısından başka birşey yememiş olduğumuz nihayet aklımıza geldi.Bowling oynama planlarımız kütüphane yorgunluğundan maalesef suya düştü.1,5 saatlik Kızılaya dönme maceramızda da Sıhhiye diye para uzatırken öne sadece I sesinin ulaştığını 2 adet dallama tarafından öğrenmiş olduk.Soluğu Leman'a atıp en büyük yemekleri istediğimizde aklımız başımıza geldi ama midemiz de masaya değmekteydi.Ve saat ise henüz 8'di.Biz de sinemaya gidelim diyip,sosyalliğimize de oha dedik.Metropol'de Barselona Barselona'ya biraz da benim ısrarımla bilet aldık.O esnada da yediklerimizi hazmedelim diye Kocatepe'de kahve içelim dedik.Daha çok fal bakmak arzusundaydık ama en önemli yerinde garson çotank! diye fincanımı aldı ve gitti.Biz de sinemaya yöneldik.Öykü'nün hayat tarzına epey aykırı kaçsa da beni film resmen bıyık altından gülümsettirdi.Artık 3 kişilik aşklar yaşamayı bile düşünür oldum desem yeridir.ehi.Filmin arasında Merilıyn Monröolu efenime söliyim bol spot ışıklı fotoğraflar çektik,filmin 2.yarısını da izleyip derhal IF'e yöneldik.Ve tüm bu planların sebebi olan Cem Adrian'a neredeyse doluluktan dolayı alınamıyorduk! Yalvar yakar içeri girebildik o esnada Derya-Eda kardeşlerle de karşılaştık.Cem sahneye çıkana kadar epey bir ellendik,üstümüze de basıldı hatta.Benim eski sevgili görme fantazilerim de sona erdi bu halde.Cem Adrian depresif modlara sürükledi,Öykü ağladıkça ağladı.Ben dinledim,dinledim,dinledim ve hayran oldum.Gece Öykü bize geldi.Aynı odada uyuduk.Ben abuk subuk sayıkladım,o tuhaf rüyalar gördü.Ve böylece de sabahı ettik.Hala ikimiz de deli gibi dinliyoruz aynı şarkıları baştan.O yollardayımda,ben ise yalnız da ayağa kalkabilirimdeyim.Öyle deme,kuyruğu sağlam tutmak lazım! Öperim.
21 Ocak 2009 Çarşamba
Bir Başkası
Karnımın biraz daha altında bir ağrı var.Hayır dokununca değil,hep orda.Ve artık aşktan değil bu acı,biliyorum.Ben de severim yağmurda öpüşmeyi,ben de severim ve hayalini de kuruyorum aslında senelerdir.Ama olmadı.Şimdi belki de senin olduğun yerde yağıyordur yağmur ve sen sırılsıklam öpüşüyorsundur birileriyle.Bizimkine benzemese de kaldığın otel,belki birşeyler hatırlatır şimdi sana benden.Ya da hiç hatırlatmaz senelerdir hatırlatmadığı gibi...Uyumaya çalıştım.Yatak biraz soğuktu her zamanki gibi.Sen olsan böyle olmazdı tabi ama gitmen gerekliydi demek ki.Bir arkadaşımla görüştüm.Birkaç günün böyle geçmesini umut ediyorum.Karnımdaki ağrıdan da çabuk geçmesini,böylece o ağrının da dinmesini.SAÇMALIYORUM.
18 Ocak 2009 Pazar
13 Ocak 2009 Salı
Geleceğe Dair
Kafamda düşünceler var.Detaylara inmiş hayaller.Mesela ''you give me something'' çalarken,yağmur yağsın ve öpüşerek dans edeyim hayatımdaki adamla.Ama öylesine bulanık bir gelecek ki,ne adamın ne de yağmurun garantisi var.Belki de mp3 çalarların şarjı biter,kim bilir...
Anlatması zor anlar var.Şu cümleden sonra bu söylensin dediklerim.Ama o cümlelerin kurulup kurulmayacağının bile garantisi yok aslında! Takıntılılık mı desem...Yoksa hayatı planlama huyum paranoyaklığa mı ulaştı? Bilmiyorum.Ama uzun lafın bir kısası varsa; ben bol acılı,yarım kavuşmalı modern zaman aşklarını sevdim galiba!
P.S:Son günlerde günlük tarzına döndü sanki yazılarım.Ama atlayamadığım birşey var.Öyküyle geçenlerde konuştuk da,başıma ne geliyorsa arkadaşlarımdan.Onların verdiği acıyla yalnızlığın verebileceği acıyı mukayese etmeye başladım bile çoktan.Bilginize!
Anlatması zor anlar var.Şu cümleden sonra bu söylensin dediklerim.Ama o cümlelerin kurulup kurulmayacağının bile garantisi yok aslında! Takıntılılık mı desem...Yoksa hayatı planlama huyum paranoyaklığa mı ulaştı? Bilmiyorum.Ama uzun lafın bir kısası varsa; ben bol acılı,yarım kavuşmalı modern zaman aşklarını sevdim galiba!
P.S:Son günlerde günlük tarzına döndü sanki yazılarım.Ama atlayamadığım birşey var.Öyküyle geçenlerde konuştuk da,başıma ne geliyorsa arkadaşlarımdan.Onların verdiği acıyla yalnızlığın verebileceği acıyı mukayese etmeye başladım bile çoktan.Bilginize!
10 Ocak 2009 Cumartesi
Love between
''İnsan yavrusunu hiç bir fotoğrafa bakar,bir filmi izler gibi seyreder mi? Ben öyle yapıyorum işte.''
8 Ocak 2009 Perşembe
My King of Sorrow
Damla damla akan hayat senden bana
Tüm bu dumanın,sisin altında.
Buğulu camlar mı şahit bu tutkuya?
Yoksa ellerime kavuşan ıslak eller mi?
Dakikalarım var yalnızlığıma kavuşmaya
Ama saatlerim var senden ayrılmaya
Bu şehir yine şahit olanlara
Sence de ona bu yük fazla değil mi?
Günahı içiyorum kana kana
Anlamasını bekliyorum Tanrı'dan.
Düşüyorum süratlice bir boşluğa
Sahi,şu sırtıma batan dikenli teller değil mi?
Tüm bu dumanın,sisin altında.
Buğulu camlar mı şahit bu tutkuya?
Yoksa ellerime kavuşan ıslak eller mi?
Dakikalarım var yalnızlığıma kavuşmaya
Ama saatlerim var senden ayrılmaya
Bu şehir yine şahit olanlara
Sence de ona bu yük fazla değil mi?
Günahı içiyorum kana kana
Anlamasını bekliyorum Tanrı'dan.
Düşüyorum süratlice bir boşluğa
Sahi,şu sırtıma batan dikenli teller değil mi?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)